14 Şubat 2013 Perşembe

OSMANLI’DA BİR ARADA YAŞAMA KÜLTÜRÜ VARDI


Kepez Belediyesi’nin düzenlediği konferansta konuşan Türk Tarih Profesörü İlber Ortaylı, “Ermeni çetelerinin, Müslümanları taradığı bir dönemde Osmanlı Devleti’nin adliyesinde, idaresinde, meclisinde her türlü memleketten insan görev yapıyordu. O dönem demokratik bir gelenek, bir arada yaşama kültürü vardı.” dedi. 

Kepez Belediyesi’nin, kültür etkinlikleri kapsamında düzenlediği “2.Mahmud dan 2. Abdülhamit e Siyaset ve Toplum konulu konferansın konuşmacı konuğu, Tarih Uzmanı ve Yazar İlber Ortaylı oldu.

Erdem Bayazıt Kültür Merkezi’ndeki konferansta, Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ortaylı, Osmanlı’dan günümüze Türkiye’nin modernleşmesiyle ilgili çarpıcı tespitlerde bulundu. Kepez Kaymakamı Mehmet Ali Özyiğit, Muratpaşa Kaymakamı Fatih Kocabaş ile Kepez Belediye Başkanı Hakan Tütüncü ve Ak Parti Kepez İlçe Başkanı Bahattin Bayraktar’ın katıldığı konferansa, Antalyalılar da yoğun ilgi gösterdi.

Ortaylı gözüyle 1963 Antalya’sı

Türk Tarih Profesörü Ortaylı, konuşmasının başında, 15 yaşında iken 1963’te geldiği Antalya’yı şöyle anlattı: “1963’ün 13 Eylül'ünde Antalya'ya ilk geldiğimde, burada bir kırsal bir memleketin yoklukları ve safiyeti mevzu bahisti. Sefil değil, mütevazi bir hayat vardı. Modern hayat açısından baktığınızda zor otel bulunurdu. Yol vardı ama ancak köylülere, iş adamlarına ve ziraatçılara yarardı. Bugünkü gibi o gün Antalya yı otomobille gezmek mümkün değildi. Otobüsü kaçırdığım için gece yarısı Alanya’ya kamyonla, toz-toprak bir yoldan gitmek zorunda kaldım. O dönem Konyaaltı bölgesinde yerleşim yoktu. O boşlukta bir asayiş vardı. Orada emniyet içerisinde yürüyebiliyordunuz. Tanımadığım bir yere geldim. 15 yaşında bir çocuğum ama tanımadığım bir şehirde yürüyebiliyordum. Bu çok önemlidir. O tarihte bu yürüyüşü, Amerika'da yapsam biraz rahatsız olurlardı.”

Türkiye’deki modernleşme askeri 

Türkiye’de sanayinin askeri ihtiyaçlar neticesinde geliştiğine işaret eden Ortaylı, Osmanlı Devleti’nin 19. asırda; dökümhane, tophane, asker üniforması üreten kumaş ve askere postal imal eden kundura fabrikaları kurduğunu belirtti.

Türkiye’deki modernleşmenin askeri bir toplumun modernleşmesi olduğuna değinen Ortaylı,  “Türkiye, medeniyetten uzaktır, söylemleri boş laftır. Çünkü askerlik de bir medeniyettir, bir düzendir, intizamdır.” dedi.

Avrupa’daki sanayi devriminin Osmanlı Devleti’ni sarstığının altını çizen Tarih Profesörü Ortaylı, Osmanlı’nın, gelişen teknolojinin, gelişen dünyanın dışında kalmamak için bürokrasi, eğitim, sanayi ve askeri alanda devrimler yaptığını kaydetti.

Maliye savurganlıkla değil Rus savaşı ile battı

Sultan 2. Abdülhamit iktidara geldiğinde, Osmanlı Devleti’nin maliyesinin çöktüğüne vurgu yapan Ortaylı, “Abdülhamit, borçlu, hacir altındaki bir ülkeyi devralmıştı. Bizlere öğrettikleri gibi Osmanlı maliyesi, saraylar yaptıkları ya da haremdeki kadınlara broş aldıkları için değil, Rusya ile yapılan iki büyük savaştan dolayı batmıştır.” diye konuştu.

İlber Ortaylı, Rusya ile iki büyük savaş yapan Osmanlı ordusunun; silah donanımı, piyadenin savaş gücü, tabya düzeni ve kurmay eğitimi bakımından düşman ordusundan üstün olduğunun bilgisini de verdi.

Osmanlı’nın toparlanmasını Ermeni meselesi önledi 

Abdülhamit Han döneminde başlayan Osmanlı’nın yeniden dirilmesi, kalkınması ve toparlanması sürecinin Ermeni meselesiyle durduğunu anlatan Ortaylı, şunları söyledi: “İlim hayatımın ilk anlarında Yıldız Sarayı evraklarını okurken, bazılarının eksik olduğunu gördüm. Türkiye’de bazı bürokratlar, kendilerine göre verdikleri kararla Osmanlı arşivlerini sansüre tabi tutuyorlardı. Arşivde sansür yapılacaksa bile buna tarihçiler karar vermelidir. 1980'den sonra Hasan Celal Güzel'in tanzim ettiği Osmanlı arşivlerinde Yıldız Sarayı evrakına baktığım zaman çok feci şeyler gördüm. Sultan Abdülhamit Han'a, saygım azaldı diyemesem bile kendisine çok acıdım. Benim için daha güçlü bir hükümdardı, ama değildi. Bir Halifenin ülkesinde Cuma'dan çıkan cemaati Ermeni çeteleri tarıyordu.”

Irkçı ve milliyetçi değiliz 

Prof. Dr. Ortaylı, Ermeni çetelerin, Müslümanları taradığı bir dönemde Osmanlı Devleti’nin adliyesinde, idaresinde, meclisinde her türlü memleketten insanın görev yaptığını ifade etti. Osmanlı Meclis-i Mebusan’ın üçte birinin gayri müslimlerden oluştuğunu aktaran Ortaylı, bazı istisnalar hariç, Avrupa ve Rusya parlamentolarında Yahudi ve Müslüman’ın olmadığını bildirdi.
Bu kozmopolitik yapının da Osmanlı Devleti’ni yıkılmaktan kurtaramadığını ifade eden İlber Ortaylı,  “Osmanlı’da demokratik bir geleneğin, bir arada yaşamanın kültürü vardı. Türkiye ırkçı, milliyetçi bir memleket değildir. Bunu söyleyen insanlar ya cahildirler ya da Avrupa ve Balkan tarihini bilmiyorlardır. Veyahut kötü niyetli, edepsiz, yaygaracı adamlardır. Bu politika ile ülkeyi karıştırmayı, bazı menfaatleri elde etmeyi düşünmektedirler.” Açıklamasını yaptı.

AB üyesi bazı ülkeler bize ayak bağı olur

Fransa’nın, Ermeni meselesinden dolayı Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) müzakerelerinde bazı başlıkları bloke ettiğini anımsatan Ortaylı, AB üyeliği konusunda şu değerlendirmeyi yaptı: “ Fransa artık Türkiye’nin üzerinde nüfus kuracak. Politika çevirecek, iktisadi kazanımlar elde edebilecek bir ülke olmaktan çıkmıştır. 21. Yüzyıl Fransa’sının medeni, sınaî, iktisadi düzeyi artık buna müsait değildir. Avrupa Birliğini oluşturan bir kaç ülke dışında AB’nin Türkiye'nin sınaî açılımına; iktisadi, teknoloji, bilgisine faydalı olacak bilgi düzeyi yoktur.  Bu birliğin içerisinde bazı ülkeler Türkiye'ye ayak bağı olurlar.”

Konferansın sonunda Başkan Hakan Tütüncü,  Prof. Dr. Ortaylı’ya plaket takdim etti.



 












Hiç yorum yok:

Yorum Gönder