Son yıllarda teknolojideki hızlı ilerlemeler sayesinde gerçek dünyanın yanı sıra bir dünyamız daha oldu. Sanal Dünya. Kimileri teknolojik imkansızlıktan, kimileri de bu dünyanın işleri zaten başımdan aşmış deyip sanal dünyaya teşrif etmediğinden nüfusu gerçeğine göre haylice az. Konuşma, duyma ve görme imkanı olsa da dokunma ve koku alma imkanı henüz burada yok. Sanal gerçekte yeri olmayan, zihinde tasarlanan demek. Evet, bu yeni dünyanın bir kütlesi de yok ama tıpkı gerçek dünya gibi burada olup bitenlerde bizim zihinlerimizin bir yansıması!
Yaz dostum... Burası sanal dünya...
Sanal başka bir dünya hocam. Kendine bile yabancılaşıyorsun sonra. Belki de kendinin farkına varıyorsun da, aslına nefretini dizginlemek için sanala atıyorsun suçu. Bir çizgi yok çünkü, bi ahlaki değer yok. Klavyenin ucunda ki herhangi birisin, bir başkasına göre. Sonra başlıyor işte ''nerde o eski aşklar'', ''akrabalık bağlarına ne oldu'' söylemleri. Evet, ne olduysa bizden oldu. Hepimiz yaptık bunu, elbirliğiyle. Bugün teknolojiyi herşeyiyle eskiye çevirsek değişecek mi birşeyler, hayır.
Elli yaşındaki, olur sana yirmilik genç...Evinde temizlik yapan kız, ya fotomodel, yada mankendir...
Kahve köşelerinde gezinen adam, yüksek lisans mezunu, altında son model arabaya sahiptir...
Evli çoluk çocuklu bir anda bekar kalmıştır...Kime baksan merhamet, vicdan yüklü, duygusal iyilik meleğidir...
Herkes dindar hacı hoca olup ahkam keser...Ülke burada kurtarılır...İkramlar, misafirperverlik, dostluk, sonsuz güven sadakat buradadır... Bir tıkla hayatına girenler, bir tıkla hayatına son verir...E sanal dünyanın yalan insanları...Yaz dostum, burası sanal dünya, atış serbest..!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder