3 Nisan 2013 Çarşamba

ATSO 131 YAŞINI KUTLADI


Antalya Ticaret ve Sanayi Odası’nın kuruluşunun 131. Yıldönümü törenle kutlandı. ATSO Meclis Salonu’ndaki törene ATSO’nun eski dönem yönetim ve meclis başkanları ile meclis üyeleri katıldı. Kayseri Sanayi Odası Başkanı Mustafa Boydak’ın da teşrif ettiğini törende ATSO’nun en eski gerçek kişi olarak kayıtlı faal 3 üyesi ve En Eski Tüzel Kişilik Olarak Kayıtlı Faal 2 Üyesi ile ATSO’da 7 dönem meclis üyeliği görevinde bulunan meclis üyelerine plaket verildi. Törenin yıldızı “Yaşam Akademi Derneği Korosu” oldu. Yaşamın engellerini müzikle aşmaya çalışan gençlerin şarkıları kimi zaman coşturdu kimi zaman ağlattı. Koro ATSO Meclis Üyeleri tarafından ayakta alkışladı. onurla gururla vefa duygusuyla geçmişimize ve geleceğimize olan güvenle kutluyoruz. Bu törenin esas anlamı, bugüne kadar Odamıza hizmet etmiş başkanlarımızı ve tüm üyelerimizi anmak, onlara olan minnet duygularımızı bir kez daha dile getirmektir. Bugün ATSO, Türkiye’nin en eski, en büyük, en kurumsallaşmış, en modern odalarından biriyse, bu, ilk günden günümüze kadar hizmet etmiş, binlerce Gönüllü Antalya İşadamları sayesinde olmuştur. Bugün bir kez daha kurucularımızı, geçmiş dönem üyelerimizi, yönetim kurulu başkanlarımızı, meclis başkanlarımızı, meclis üyelerimizi, komite üyelerimizi saygıyla, hürmetle anıyoruz. Ebediyete intikal etmiş olan tüm büyüklerimize Allah’tan rahmet diliyoruz. Hayatta olanlara sağlıklı, mutlu bir ömür diliyoruz. Bugün onur konuğumuz olan değerli başkanlarımıza ve üyelerimize sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz” dedi ATSO Milli Mücadele’ye çok önemli destekler verdi Türkiye’de odaların tarihinin 1880’lerde başladığını belirten Budak, şunları kaydetti; “Ondan öncesinde de esnaflıkta Ahilik gelenek ve kuralları vardı. Anadolu’da Selçuklular’dan sonra siyasi yönetim boşluğu zamanlarında şehirlerin yönetiminde esnaflar büyük görevler üstlenmişlerdi. Daha sonra Osmanlı döneminde loncalar kuruldu. Ticaret ve esnaflık kapalı çarşılarda, arastalarda, büyük hanlarda, disiplin içinde yapılıyordu. Bu yapı Yeniçerilerin esnaflığa girmesiyle, dükkan açmalarıyla bozuldu. O zamana kadar ustalık ve dükkan açma lonca kurallarına tabidiydi. Yeniçeriler bu kuralları bozdular ve kurallar bir kez bozulunca, o güzel Ahilik gelenekleri kaybolmaya başladı ve bir daha da geri gelmedi. 1880’lerde Avrupa’daki gelişmelere bakarak, o yıllarda Osmanlı Ziraat ve Ticaret Odaları kurmaya başladı. 1900’lü yılların başında Türkler ticaretin ve sanayinin önemini fark ettiler. Şehirlerde tüccarlar bir araya gelerek şirketler kurmaya başladılar, hatta yerel bankalar kurulmaya başladı. Fakat 1. Dünya Savaşı ve ardından Kurtuluş Savaşı sanayi ve ticaretin önünde bir kesinti yarattı. Kurtuluş Savaşında esnafın, odaların önemli kısmı, milli mücadeleye maddi ve manevi destekler verdiler. Bizim odamızda; o yıllarda milli mücadeleye çok önemli destekler vermiştir. Gazi Mustafa Kemal İzmir İktisat Kongresini, 17 Şubat 1923’de hatta Cumhuriyet’in ilanından bile önce toplamış ve o kongrede kabul edilen ilkeler doğrultusunda da oda ve borsalar kanunu 1925 yılında yürürlüğe girmiştir. Odaların ticaretle ilgili görevleri belirlenmiş, hatta Odalara meslek okulu kurma ve himayesinde çalıştırma sorumluluğu verilmiştir. Türkiye 2. İktisat kongresini ise 1948’de yapmıştır. Bu kongreye odalar önemli katkı sağlamışlardır. 1950 yılında da 5590 sayılı yasayla TOBB kurulmuştur. 1950 sonrası dönem Türkiye’de çok partili siyaset dönemidir. Bir taraftan siyasetimiz her zaman kutuplaşma ve gerginlik ile gelişmiş, bir taraftan da sürekli darbelerle demokrasi kesintilere uğramıştır. Siyasi rekabet ve gerilim Türkiye’de odaların işini her zaman zorlaştırmıştır. Buna rağmen oda ve borsalar her zaman sosyal denge unsuru olmuşlardır. 1970’lerde sendikalar, memur dernekleri, üniversiteler siyasi çekişmelere girmişken sadece Oda ve borsalar kavgadan uzak kalabilmişlerdir. Diğer Odalar ve borsalar gibi, Antalya Ticaret ve Sanayi Odası bütün tarihi boyunca Türk milletinin birliği ve dirliğinin savunucusu olmuştur. ATSO bütün tarihi boyunca çağdaş, demokratik, laik, sosyal hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nin savunucusu olmuştur. Odamız her sektördeki, küçük, büyük, kadın, erkek, genç, yaşlı bütün tüccar ve işadamının örgütüdür. Biz girişimcilerin örgütüyüz. Girişimciler, işadamları; Türkiye’nin evrensel değerlere sahip olmasını, dünyanın en ileri standartlarına sahip olmasını en çok savunan kesim ola gelmiştir. Artık dünyaya küresel köy denmektedir. Bu çağda ileriye giden bütün metropol şehirler yabancı sermaye çeken, yabancı şirketlerin var olduğu, yabancıların yerleştiği ve çalıştığı şehirlerdir. Bugün dünyada iddiası olan ülkeler ve şehirler bütün kültürlere açık, bütün din ve inançlara saygılı olan ülkeler ve kentlerdir. Bildiğiniz gibi Antalya dünyanın her yerinden insanların tatil için, hatta yerleşmek için tercih ettiği bir cennettir. Antalya inanç turizmine de spor turizmine de, eğlence turizmine de birlikte sahip olmalıdır. Bu nedenle Antalya her dönem de çağdaş ve evrensel standartlara sahip bir kent özelliğini sürdürebilmelidir. Odamız; tarihi boyunca hem Türkiye’ye hem de Antalya’nın kalkınmasına katkı sağlamaya devam ediyor. 131 yıl boyunca Antalya’nın ticaretinde, ekonomisinde ATSO’nun olmadığı çok az konu vardır. Bu şehre elektrik gelmesinde de, yol gelmesinde de, doğal gaz gelmesinde de bizim Odamızın önemli katkıları bulunuyor. Kepez elektriğin kuruluşundan, Altın Portakal’a kadar hemen hemen her faaliyete ATSO katkı koymuştur. Bugün de Antalya’da 20 civarında kuruluşta temsilimiz, görevimiz veya ortaklığımız bulunmaktadır. 1980’ li yıllardan bu yana Antalya çok hızlı büyüyüp, gelişirken Odamız da büyüdü ve gelişti. Son 7~ 8 yılda yaptığımız yatırımlara, bugün başlattığımız ve geliştirdiğimiz projelere bakıldığında nereden nereye geldiğimiz son derece açıktır. Kültür Merkezi Projesi ve Kaleiçi Evi Son beş yılda yeni binamız, kültür merkezi projemiz ve Kaleiçi Evi arka arkaya geldi. Bugün dahi yeni bazı büyük yatırımlara girebilecek duruma ulaştık. Tabii ki çok daha ileride olmamızda gerekiyor. Daha çok çalışmamız gerekiyor. Çünkü Antalya’nın bir çok yatırıma şiddetle ihtiyacı var. Ama, 30 bin’in üzerinde üyemize 120 kişilik bir ekiple hizmet ediyoruz. Üstelik bu ekibin önemli kısmı sicil gibi belgeleme hizmetleriyle uğraşıyor. 20 milyar dolarlık bir ekonomiye binde 1 bile olmayan bir bütçe ile hizmet vermeye gayret ediyoruz. Biz 2009’da göreve geldiğimizde Meclis Üyeleri ve Komite Üyelerimizle sabah kahvaltılı toplantılarla tüm sektörlerimizin sorunlarını, Antalya sorunlarını masaya yatırdık ve dört yılın çalışma planını ortaya koyduk. Yönetim Kurulumuzla birlikte hedeflerimize planlı olarak çalışmaya başladık. Bunu hem komitelerimiz hem de üyelerimiz benimsedi. Bu dönemde en önemli hedef olarak Antalya’nın kimliğini yeniden kazanması ve ticaretin ve turizmin gelişmesi için kültür ve sanatı ilk sıraya koyduk. Bu aslında Odalar açısından çokta alışıldık bir bakış sayılmazdı. Bu yönde de çalışmalarımızı başlattık. Kaleiçi buluşmalarıyla Kaleiçi’ne ve tarihi mirasın önemine dikkat çektik. İkinci en önemli çalışmamız Antalya birlikteliğini sağlamak ve güçlendirmek oldu. Bunun için biz de büyük çaba harcadık, ama Antalya’daki bütün kurum ve kuruluşlardan da destek gördük. Gerçekten her konuda Antalya Valiliğimiz, Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyelerimizle her zaman işbirliğine açık olduk. Onlar da her zaman gereken desteği fazlasıyla vermişlerdir. Bölgemizdeki tüm oda ve borsalarımızla çok yakın bir diyalog içinde çalıştık. Ticaret Borsamızla, Deniz Ticaret Odamızla, Alanya, Manavgat, Burdur, Isparta oda ve borsalarıyla her zaman işbirliği içinde olduk. Bu çabalar sonucunda aylarca uğraşıp Tanıtım A.Ş.’yi kurduk. Daha sonra Tarım Konseyini kurduk. Organize Sanayiye büyük mesai verdik. Antalya birlikteliği sayesinde 2023 Antalya Vizyonu çalışmasını başlattık. Aralık ayı başında birinci arama konferansımızı yaptık. Antalya tarihinde bir ilktir. Daha sonra Aralıkta komitelerimizle birlikte Oda olarak 2023 arama konferansımızı yaptık. İnternette 2023 anketi yaptık. Mart ayında da yine Antalya’nın kurum ve kuruluşlarıyla birlikte karar konferansımızı yaptık. Yine herkesin katkısıyla yapılan bu çalışmaların sonucunda önemli bir noktaya ulaşılmıştır. Antalya’nın artık vizyonu belirlenmiştir. Antalya’nın kimliği tanımlanmıştır. Bütün toplantıların ve anketin en önemli sonucu şudur: Herkes, Antalya’nın kültür ve sanat şehri olmasını arzu etmektedir. İkinci olarak da Antalya’nın çevre ve doğa dostu şehir olması arzu edilmektedir. Kendi yaptığımız, komitelerimizle birlikte yaptığımız toplantıda bile gördük ki, herkes en fazla alternatif turizmin gelişmesine önem veriyor. Kendi üyelerimiz bile ticaret, inşaat yerine EXPO’yu konuşmak istiyor. Herkes bir Antalya sembolü istiyor. Vizyon çalışması toplantı sonunda hazırladığımız, toplantı notları ve 2023 Antalya hedeflerinin kitapçığını ve ATSO tarihi kitabını sizlere sunacaklar. Yani artık sorunlar herkes tarafından biliniyor, herkes çözüm yollarını da biliyor. Antalya’nın artık yol haritası da bellidir. Antalya’nın yol haritasının yanı sıra, Odamızın gelecek vizyonu da kesin hatlarıyla belirlenmiştir. Şeçim sonrası Odamız yönetiminin yapacağı çalışmalar artık bellidir. Bugüne kadar Odamız yerel seçimler sonrasında yerel yönetimlerden beklentiler biçiminde genel talepler de bulunmuştur. Antalya’nın 2023 hedefleri ortadadır Antalya’nın 2023 hedefleri ortadadır. Ayrıca 2016 EXPO zaten orta vadeli veya önümüzdeki üç yılın hedeflerini de belirlemiştir. EXPO için şu ana kadar birçok şey yapılmıştır. AKSU bölgesi için ve Doğu ve kuzey çevre yolları için bütçe de öngörülmüştür. Alanda sembol yapılar da gündemdedir. Ancak, ilginç olan bir konu var. Geçen hafta İstanbul’un 2020 Olimpiyatlarına adaylığı konusu vardı. Devletin konuyu ele alması, Haydarpaşa’da bile stad projesi, Türkiye’nin en büyük şirketlerinin sponsorluk için sıraya girmesi, en önemlisi konunun ulusal medyada sürekli olarak gündeme gelmesine baktığımızda farkı görüyoruz. Henüz ulusal medyamız EXPO 2016’yı duymuş görünmemektedir. Sanki Antalya kendi kendine çalıp oynamaktadır. Ulusal medya için sanki Türkiye İstanbul’dan ibarettir. Oysa; Türkiye’nin Olimpiyatlara adaylığının, İzmir’in büyük EXPO’ya adaylığının ve bu organizasyonlarının başarısının yolu 2016 Antalya EXPO’daki başarıdan geçmektedir. Ayrıca, şu ana kadar konuşulan çevre yolu projeleri zaten Antalya’nın bugünkü ulaşım sıkıntısını ancak çözer. Çevre yolları EXPO projesi konuları değildir. Eğer EXPO, bir büyük olay, bir dönüm noktası olarak kabul ediliyorsa hızlı tren konuşulmalıdır. İşte hızlı tren zaten Konya’dadır. Önümüzdeki yıl Afyonkarahisar’da olacaktır. Eskişehir hattı İstanbul’a gidecektir. İstanbul Bulgaristan’a bağlanacaktır. Sonra sırada İzmir var. Doğu’da sırada Sivas, Gaziantep, sonra Erzurum-Kars vardır. Bunlar gerçekten çok güzel projelerdir. Ama artık burada Antalya’nın unutulmaması gerekir. Antalya için 2023 planlaması çok geç bir planlamadır. Biz diyoruz ki, bu proje 7 yıl öne çekilsin ve 2016’da hızlı tren Antalya’yı Anadolu’yla buluştursun. Ankara’ya, hatta bütün Türkiye’ye sesleniyoruz. Diyoruz ki, EXPO’ya hızlı trenle gelin! Gelin hızlı tren için 1 milyon imza toplayalım Bu kuruluş yıldönümünde Hükümetten ATSO olarak talebimizdir. Antalya’ya da sesleniyoruz. Böyle sessiz sedasız, heyecansız oturmayın ! Gelin 1 milyon imza toplayalım. Bu imzaya Burdur, Isparta’da katılsın. Bir milyon imza toplarsak Hükümet de harekete geçer, bu hızlı trene sahip çıkabilecek yerli ve yabancı sermaye de harekete geçer. Bu olabilir, ama Antalya’nın üzerindeki bu ölü toprağını atması, bu konuyu partiler üstü bir konu olarak ele alması ve birlik içinde olması gerekir. Sağlıklı bir ticaret, sağlıklı bir kentleşmeyle mümkündür. Esnafın geleceği yerel yönetimlerin kararlarına ve uygulamalarına bağlıdır. 2023’de Antalya bugünkü 20 milyar dolarlık ekonomisini en azından iki katına çıkarmalıdır. Bu mevcut yapıyla değil, her alanda kalite artışı ile mümkün olabilir. Bu çerçevede; -Antalya’nın tüm planları, çevre düzeni planından, 1/25 bin, 1/Binlik planlarına, Ulaşım Master Planına kadar bütün planlar gözden geçirilmelidir. Ulaşımda hızlı tren, raylı sistem, otoban bağlantıları, havalimanının aktarma merkezi olması, Serbest Bölgede ihtisas Gümrüğü kurulması, Limanda yük taşımacılığının ve kruvaziyer turizmin gelişmesi orta vadede gerçekleştirilmelidir. -Kentsel Dönüşüm tek kurtuluş yoludur. Kentsel dönüşümle, 1 taşla beş kuş vurulmalıdır. Kentsel dönüşüm daha estetik bir kent, daha düzgün ulaşım, daha düzgün ticaret, daha iyi bir turizm, daha değerli bir kent yaratmalıdır. -Kent merkezi tarihi-geleneksel kimliğine kavuşmalıdır. Antalya’da Kaş’tan Gazipaşa’ya, Elmalı’dan İbradı’ya kadar her ilçe ve her mahalle kimlik arayışında olmalıdır. Her mahalle kendi kimliğini tanımlamalı ve bu yönde gelişmelidir. -Antalya’da her ilçe ve mahalle kültür ve sanat kenti kimliğine uygun gelişmelidir. Antalya müzeler, kültür merkezleri, bilim ve teknoloji merkezleri kenti veya ili olmalıdır. -Antalya çevre dostu bir il olmalıdır. Antalya’da yapılaşmaya yeşil alan ve ağaç kriteri gelmelidir. Antalya yukarıdan veya uzaktan bakıldığında ağaçlar arasında bir şehir görünümüz kazanmalıdır. Antalya çevresindeki orman ve tarım alanları korunmalıdır. Bina ve işyerlerine otopark, görüntü, ağaçlandırma kriterleri getirilmelidir. Bunlar yapılıyorsa yapan da yaptıran da Antalyalıdır. Bunlar yapılmıyorsa yapmayan da yaptırmayan da Antalyalı değildir. Artık bu anlayışa, bu bilince de sahip olunmalıdır. -Güneş enerjisi kullanımı kamu kurumlarından başlayarak yaygınlaştırılmalıdır. Örneğin 2023’e kadar bütün kamusal yapılar güneş enerjisinden elektrik kullanımına geçmelidir. Orman alanlarındaki taş ocaklarının durumu titizlikle denetlenmelidir. -Turizm, ticaret ve tarımla entegre olmalıdır. Gerçekten her büyük otel bir köyün sorumluluğunu almalı, o köye turizmi götürecek yatırım, eğitim, tur gibi faaliyetler düzenlemelidir. Elbette böyle bir çalışmaya kamu, bizler ve diğer STK’lar destek olacaktır. - Ticaretimiz için sağlıklı kentleşme birinci koşulsa, markalaşma ikinci koşuldur. Antalya’daki her işletmenin hedefi marka olmak olmalıdır. Bu ekonomide büyük balıklara yem olmamanın tek yolu, hızlı balık olmaktır. Marka olmayan, internette olmayan bir işletmenin geleceği tesadüftür. -Antalya tarımı mutlaka modern bir yapıya kavuşmak zorundadır. Küçük geleneksel üretimin gelecekte devam etmesi imkansız gibidir. Üreticimiz de ya markalaşmak, ya birleşmek ya da güçlü örgütlenmelere gitmek zorundadır. Bunları yapmayıp, ben kendime yetiyorum, böyle de idare ediyorum diyen üretici, esnaf veya tüccar gelecek nesillere ve Antalya’ya yazık eder. Bu nedenle herkes kendisini kurtarmak kadar Antalya’nın gelişmesinin sorumluluğunu da taşımalıdır. -Antalya’nın markalaşması, Antalya ticaretinin markalaşmasından, dürüst ve kaliteli ticaretten geçecektir. Bu nedenle Antalya’da çalışan herkes Antalya’yı temsil ettiğini düşünerek işini düzgün yapmalıdır. Bu hedefler ve bu ilkeler fantezi değildir. İstenirse olur, istenirse yapılır. Antalya hızla değişen ve gelişen bir ildir. Onbeş yıl önce Antalya’da ciddi bir sanayi yoktu. Bugün sanayide uluslar arası markalarımız var. 10-15 yıl önce turizmde en küçük sorun kriz yaratırdı. Bugün sektör dünyadaki krize rağmen istikrarlı gidiyor. 10 yıl önce Antalya tarımda bir rezidü laboratuarı kurma derdindeydi. Bugün artık tarım ihracatımız istikrar kazanmıştır. Yedi-sekiz yıl önce Kaleiçi’ne kimse girmezdi. Bugün Kaleiçi yeniden ümidimiz olmuştur. Antalya Allah vergisi avantajlara sahiptir, gerçekten cennetten bir köşedir. Daha güzelini yapmak zorundayız, yapabiliriz ve yapacağız. Hep birlikte, gönül gönüle, el birliğiyle, sen ben demeden, birbirimize destek olarak yapabiliriz ve yapacağımıza inanıyorum. Bir kez daha geçmişte ve bugün Antalya’ya ve bu büyük kuruma yaptığınız katkılardan dolayı hepinize teşekkür ediyorum. ATSO’nun daha nice yıllara güçlenerek, itibarlı, saygın, çağdaş bir kurum olarak gelişmesini diliyorum. Hepinizi ve bütün üyelerimizi tebrik ediyorum.” Meclis Başkanı Ali Rıza Akıncı ATSO Meclis Başkanı Ali Rıza Akıncı da konuşmasında bir ülkenin ve milletin yarattığı medeniyetin ölçüsünün tarihin derinliklerine giden kurumlarının sayısı ve eskiliği ile direk bağlantılı olduğunu vurguladı. Akıncı, “Eğer sizin 200 - 300 yıllık kurumlarınız yok ise, çok fazla medeniyetten ve çok fazla kültürden de bahsetme hakkınız yoktur. Dolayısıyla 131 yıllık bu müessese sadece bizim değil, aslında ülkenin gurur kaynağıdır” dedi. Antalya’nın 1970’lı yıllarda 70 bin dolayında nüfusu ile köy görüntüsünde olduğunu ifade eden Akıncı şöyle konuştu: “Bugün sadece kent merkezi 15-16 kez büyümüş durumda. Civar ilçelerle birlikte baktığımız zaman son 30 yılda Antalya 20 kez büyüdü. Dolayısıyla bu büyük değişim ve büyük dönüşümün arkasındaki dinamikleri iyi tahlil edip Antalya’nın rekabetini sürdürülebilirliği için hepimiz aynı şeyleri söylemeliyiz. Bir şeyi çok önemsiyorum. Geçenlerde önemli bir toplantı oldu, kentlerin rekabet edilebilirliği tartışıldı. Antalya’nın en geri kaldığı konu ulaşım imkanlarının zayıflığı. Biz bugüne kadar Allah’ın burayı donattığı üstünlüklerle bu aşamaları kaydederken, çok fazla destek aldık. Hakikaten buranın güneşi, havası, denizi, ormanı bize çok büyük avantajlar sundu. Marifetin hepsi bizde değil bunu itiraf edelim. Yani bu güzellikler muhtemelen başka bir vilayette başka bir bölgede olsaydı da orası da gelişirdi. Tabiki bizim çok büyük katkılarımız var ama biz bundan sonra çok daha büyük katkılar koymak için ve bu potansiyeli değerlendirmek için tespitler yapıp doğru şeyleri hep birlikte konuşmamız lazım. Bugün en önemli şey ulaşımdır. Antalya’nın daha yukarı sıralara çıkamamasının sebebi ulaşım da diğer şehirlerle rekabet edememesidir. Bizim hızlı tren ve otoyol meselesini çok yüksek sesle ifade etmemiz lazım. Antalya, hem Marmara’ya hem Başkente hızlı terenle bağlanmalıdır. Eğer bunu orta vadede 5 ile 10 yıl arasında başaramazsak, istediğimiz ivmeyi beklediğimiz neticeyi almakta zorlanacağımız açıktır. Çünkü kendi dinamiklerimizle potansiyelimizle yapacağımız iyi bir noktaya geldik, bundan sonra bu ulaşım meselesini çözmek zorundayız. ATSO bütün bunlar yapılırken, öncü rolünü son derece etkili bir şekilde bugüne kadar oynamıştır. Bundan sonra da oynayacağından hiç kimsenin şüphesi yoktur. Ben de nice 131’nci yıllarda başımızda büyüklerimiz, mesai arkadaşlarımızla birlikte yine bu törenlerde bulunmayı ümit ediyorum.” Eski başkanlar hatıralarını anlattı Daha sonra ATSO’da geçmiş dönem Meclis ve Yönetim Kurulu Eski Başkanları Osman Berberoğlu, İbrahim Şencan, Feyyaz Dolunay Tanır ve Sedat Peker kürsüye çıkarak Oda ile ilgili hatıralarını paylaştı. Törende Odamızda 7 Dönem ve Üzeri Meclis Üyesi Olarak görev yapan Meclis Üyeleri; Bahattin Peker adına oğlu Bülent Peker, Enver Ak adına Ramazan Alp, H.Memduh Öz adına oğlu Şefik Öz, Mehmet Tatoğlu, Metin Çakallıklı adına M.Ayhan Öztürk, Metin Kasapoğlu adına oğlu Can Kasapoğlu, Ünsal Berberoğlu, Vucudi Özen’in adına torunu Adnan V.Özen ile Odamıza En Eski Gerçek Kişi Olarak Kayıtlı Faal; Mehmet Çetintaş, Hüseyin Şafak, Mehmet Ata ile Odamıza En Eski Tüzel Kişilik Olarak Kayıtlı Faal 3 Üye; Yeğenler Elektrik İnş.Tar.Tur.San. Ve Tic. A.Ş., Çallıoğlu İnşaat Sanayi Ve Ticaret A.Ş. (06.04.1976) Mehmet Şencan’a birer plaket verildi. Törenin ardından konuklara geleneksel kır pidesi ikram edildi. ATSO Meclis Üyeleri daha sonra Cumhuriyet Meydanı’na giderek Atatürk Anıtı’na çelenk koydu ve saygı duruşunda bulundu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder