24 Nisan 2012 Salı

“Falezlerimi Geri istiyorum!!!”

1989 yılında seçildiğimde kırkında yoktum… Belediyecilik konusunda açık söylemek gerekirse deneyimim de yoktu… O yıllarda ilk gündeme düşen konuların başında, falezlerde yasalara uygun inşaat ruhsatını almış iki otel konusu geliyordu! Kucağımızda bulduk denir ya… Öyle! Birisi, Talya otelin yanında, eski şehir kulübü arsası… İlginç yanı Babam ve amcam eş dost ve Antalya eşrafı hissedar! İkincisi, Partimizde görevli, İl başkan yardımcısı bir müteahhit arkadaşımızın! İkincisi yapıldığında Lara yolu da iptal oluyor ve o zaman başka yol da yok… Daha önceleri ‘lara yolu’ koruma sınırıyken 1980 darbesinden sonra ara rejim döneminde, koruma sınırı 35 metreye düşürülüyor ve falezlerin üzerine imar ve inşaat izni veriliyor ayrıca %80 yoğunluklu imar izni çıkıyor. Anıtlar kurulu da kat serbestisi kararı alıyor. Dedeman oteli o dönemde ruhsat alıyor ve yapılıyor Biz ne yapabilirdik? Hem yol iptal oluyordu. Hem de Lara sahili, tamamen otellere kalıyor halkın gezinme alanı bile kalmıyordu. Mevcut plana büyük tepkiler başlamıştı. Sorun önemliydi… Deneyimim yoktu ama demokratik refleksime güveniyordum. Önce inşaatları durdurdum. Sonra mecliste, bütün partilerden oluşan bir komisyon kurdum. Uzmanlığı olan hukukçu ve plancıları da dahil ettik. Tüm konuyla ilgili Sivil Toplum Kuruluşlarını çalışmalarda danışman olarak kullandık. Görüşlerine başvurduk ve aylar süren bir çalışma sonucunda herkesin ortak aklı ve çözümünü içeren raporu, meclis onayladı… Buna göre 35 metre olan falez koruma sınırı 60 metreye genişletildi. İnşaat yoğunluğu %80 den %60 düşürülerek tercihli konut yapma hakkı sağlandı. Tüm siyasi partilerin ve STK’ ların ortak çözümü o idi… O çalışma sonucunda ortaya çıkan alanlar bu gün park ve yürüyüş alanları olarak halkın hizmetindedir. O günkü çözüm en iyisi olmayabilir ama hukuki sorun yaratmayan Koruma kurulunca da onaylanan ve ilk kez demokratik katılımla elde edilen ve uygulanabilir bir çözümdü. Meclisin onayından sonra iki sorunlu otelin imar hakkını meclis iptal etmişti… “Falezlerimi geri istiyorum” diyen tiwitdaşım önce beni yargılayıp infaz ettiği için bunları yazmak gereği duyuyorum. Sonra tiwitdaşım yazıp bilgilendirmemden memnun olacağını söyleyerek konuyu araştırmadan beni infaz ettiğini de ortaya koymuş oldu! Ama bizim genel ve baskın tavırlarımızdan olduğu için şaşırmıyorum! Peki falezler ne oldu? Antalya’da her şeye rağmen iyi korunmuştur! Öylesine korunmuştur ki Antalyalı üzerinde gezer seyreder ama denize bile giremez. Bazı otellerin zorunlu merdivenleri dışında denize ulaşmak için bile kullandırılmamıştır! Ama şunu söyleyebiliriz falezler üzerinde silüet hiç hoş değildir… Falezler üzerindeki basınç fazladır! Onun için ilk defa silüet yönergesi hazırlandı ve buna göre sorunlu olan yapılara izin verilmemişti… İmarlı alanları hukuk ve mülkiyet çerçevesinde düzeltebilmenin zorluğu tüm kurumlarca görülüp yaşandığı için hiç zaman kaybetmeksizin Batıdaki falezlere el atmıştık. Konyaltı sahili ve üzerindeki falezler Turizm bakanlığına tahsisli idi ve dilediği gibi otel tahsisileri yapılabiliyordu. Falez Shereton ve Hilside su otel öyle yapılmıştı. Belediye olarak hem sahilde hem de kültür parkta öyle bir faaliyete başladık ki! Bir taraftan soruşturma geçiriyorduk ama sonunda Maliye ve Turizm Bakanlıkları tahsisi iptal etmek zorunda kamıştı. Kültür park, kültür merkezi, Cam Piramit, anfitiyatr ve sahil Antalyalıya kalmıştı… Bu alanın ikinci kısmı, Mini City alanına, portakal bahçesi dikmiştik. Çünkü portakalı yetiştirmek hem zorlaşmıştı hem de geliri bakım maliyetini karşılamıyordu. O nedenle müstahsil bahçelerini söküyordu! Kaldırımlara da daha dayanıklı turunç fidanları dikiyorduk… Çünkü münferit portakal fidanı gelişmiyordu. Kaynak/www.antalyabugun.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder