Günümüzde hemen her parti , kadınların siyasi hayatta daha aktif rol alması için çeşitli adımlar atıyor. Peki, kadınlara ilk defa seçme ve seçilme hakkı, resmi tarih kitaplarında yer aldığı gibi hükümetin gayreti ile mi verilmişti? araştırmacı Cem KARAKILIÇ, kadınların siyasal haklara yoğun çabalar sonucu kavuştuğunu belirtiyor. KARAKILIÇ 1923 seçimleri öncesinde ve sonrasında yaşananların Türkiye' de kadınların yönetime katılmasında br dönüm noktası olduğu görüşünde.Bu dönem de pek çok kadının hak arama mücadelesi yürüttüğünü dile getiren Karakılıç , ancak bir çok engelleme ile karşılaştıklarını dile getiriyor. Erkekler , kadınlara seçilme hakkı verilmemesini oylarıyla protesto etmişler.İntihab-ı Mebusan Kanununu'nun 2. maddesinde yer alan '' 18 yaşını geçen her erkek seçme ve seçilme hakkına sahiptir.'' ile ''Her bin erkek için bir mebus seçilir.''ifadelerinin değiştirilemediğini anlatan Karakılıç,'' Bu olay o yıllarda Meclis'in kadınlara siyasal haklar verilmesi hususunda henüz zamanın gelmediğini gösteriyor.'' diyor.Nisan 1923 seçimlerine ilişkin kararların açıklanmasından sonra kadınların meclis kürsüsünden haklarını savunma ve statülerini yükseltme mücadelesinin hız kazandığını söyleyen Karakılıç , Nezihe Muhiddin başkanlığında KADINLAR HALK FIRKASI'nın kurulduğu ,ancak hükümet tarafından kabul edilmeyerek kapatıldığını söylüyor.
1923 seçimleri esnasında kadınların siyasi ve toplumsal haklara kavuşmasını isteyen vatandaşların ilginç bir yöntem kullanarak seçim sistemini ve Kadınlar Halk Fırkasının faaliyetlerinin engellenmesini bir çeşit sandık eylemi ile protesto ettiklerini söylüyor.''Kadınlara seçilme hakkı veilmemesine rağmen , Latife Hanım,Mülazım Kara Fatma Hanım, Nezihe Muhiddin'e oy verildiği belgelerle sabittir.''diyor. Seçimlerde sandık eylemini gerçekleştirenlerin erkek olduğunun unutulmaması gerektiğini söyleyen Karakılıç '' erkeklerin siyasal alanda kadınlara destek vererek hak mücadelesine aktif olarak katıldığı görülüyor. Söz konusu mücadelenin neticesi olarak 1934 yılında kadınlara siyasal haklar verilmiştir. Bütün bunlar kadınlara siyasal hakların doğrudan verilmediğini, kadın ve erkeklerin çabaları sonucu alındığını gösteriyor.
Şimdi 2012 nin Türkiyesinde yaşayan ,bu mücadele ruhuna sahip, köklü bir medeniyetin kadın ve erkekleri olarak , 28 şubat sürecinin ortaya çıkardığı tek tip kadın anlayışından acilen uzaklaşıp, siyasi hayatımızdaki bir başka ötekileştirmeden uzaklaşmanın ,mücadelesini vermemiz gerektiğine inanıyorum. Kadınları kendi aralarında sınıflayıp, bir gurubu ötekileştiren , hatta kadınlar arasında eşitliği sağlayamamış bir ülke olmaktan, bu şekilde siyaset yapma çabalarından uzak, yeni ufuklara yelken açmış bir ülke mücadelesini, kadın erkek her vatandaşımızın vermesi lazımdır diyorum. Ki bu ülke hakettiği geleceğe kavuşabilsin. KADINLARLA ERKEKLER BİR KUŞ'UN İKİ KANADI GİBİDİRLER. ANCAK HER İKİ KANADINI GERÇEK ANLAMDA KULLANABİLENLER , ÖZGÜR BİR GELECEĞE UÇABİLİRLER. Artık kadınlarını ayrıştırmayan , Örtülüsü ile ,Açığı ile bu ülkede hepimizin söz hakkı olduğuna inanan , BİR olunduğunda İRİolunacağına, DİRİ olunacağına inanan bir ülke temennisiyle....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder