31 Ocak 2015 Cumartesi

Doğu Garajı Projesi 20 Şubat’ta ihaleye çıkıyor


Kent merkezini cazibe merkezi haline getirecek Doğu Garajı Projesi 20 Şubat’ta ihaleye çıkıyor
Türel, “Ne dediysek o”
Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, Doğu Garajı Projesi’nin tarihi mezarlık alanını
kapsayan ilk bölümünün ihalesini 20 Şubat’ta yapacaklarını açıkladı. Seçimden önce verdiği bir sözü daha tutmanın heyecanı içinde olduğunu belirten Türel, “Ne dediysek o. Doğu Garajı çarşı kültürünün yaşadığı bir cazibe merkezi haline gelecek. Festival Çarşısı esnafı buraya taşınacak. Kent merkezine turist gelecek o turist bu dükkana girecek” dedi.

Başkan Türel, Doğu Garajı Projesi’ni ASAT Konferans Salonu’nda düzenlediği basın toplantısı ile kamuoyuna açıkladı. Toplantıya, ilçe belediye başkanları, meclis üyeleri ile esnaf temsilcileri katıldı. Doğu Garajı’nı çarşı kültürünün yaşadığı bir cazibe merkezi haline getirecek projeyi tanıtan Türel, çok heyecanlı olduğunu ifade etti .

Neredeyse 10 senelik bir çalışmanın sonuna geldiklerini anlatan Başkan Türel, “Tabi bu 10 senelik çalışmanın 5 seresi reklam arasına gitti. Göreve gelir gelmez ‘Nerede kalmıştık’ diyerek, geçmişte başlattığımız ancak 5 senede bir arpa boyu yol almayan projelere el attık ve yeniden kazandırmak için hızlı bir çalışma ortaya koyduk. Bunların meyvelerini de hep birlikte paylayacağız. Doğu Garajı Projesi 5 sene önce Mimarlar Odası ile başlattığımız bir yarışma projesiyle elde ettiğimiz bir çalışmaydı. İhalesini yapmak suretiyle adımlarımızı atmıştık. Ancak görev süremizin tamamlanmasıyla maalesef, işe başlanılmış bu proje bıraktığımız yerde kaldı” dedi.

Antalya’nın geleneksel çarşı  ve pazar kültürünü yaşatmaya yönelik projeyi ortaya çıkarken inşaat çalışmalarında tarihi mezarlarla karşılaştıklarını anlatan Türel, 7 yıl öncesinden bugüne uzanan süreci şöyle anlattı: “Hatta arabada bir yere gidiyorken arkadaşlar aradılar ve dediler ki ‘Başkanım burayı kazdıkça mezar çıkıyor,ne yapacağız.’ Arabanın yönünü hemen Doğu Garajı’na çevirerek inşaat alanında inceleme yaptım. Oradaki manzarayı gördüğümde inanılmaz heyecanlandım. Antalya’ya yeni bir cazibe merkezi kazandırmak için ortaya koyduğumuz projede karşımızda binlerce yıl öncesinden miras kalan tarihi bir mezarlık adeta capcanlı şekilde duruyordu. Birçok iskelet, mezar oyukları, içinde orijinal eserler vardı. Orada aynen şunu söylemiştim. Burada petrol bulmuş kadar sevindim demiştim. Biz Doğu Garajı’nda zaten bir cazibe merkezi kazandırmaya çalışıyor iken bu nekropol alanının ortaya çıkması Doğu Garajı’nın cazibesini çok daha artıracaktı.  Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Müze Müdürlüğü arkeologları ile çalışma başlattık. Adete ellerinde sulu boya fırçaları ile son derece titiz bir çalışma yaptılar. Çıkan eserlerin orijinallerini Müze müdürlüğü kapsamında korumaya aldılar. İnşallah projeyi ileride hayata geçirdiğimizde orijinal kopyalarını burada sergileyeceğiz.”

Nekropol alanının bir başka gerçeği daha ortaya çıkardığına işaret eden Türel, “Antalya’nın tarihinin 2 bin yıl öncesinden başladığını sanıyorduk.  Burada yapılan kazı çalışmalarında bir gerçek daha ortaya çıktı. Bu eserler 3 bin yıllık bir tarihe sahipti. Bu nekropolle birlikte Antalya tarihi 2 bin yıldan 3 bin yıla geriledi.3 yıllık bir tarihi şehir üzerinde yaşadığımızı öğrenmiş olduk” dedi.

Başkan Menderes Türel şöyle devam etti: “Kazı çalışmaları büyük hassasiyetle
tamamlandığında, yan taraftaki çarşı kültürünü yaşatacağımız projeyi başlatacağımızda görev süremiz sona erdi. Bu çalışma ihalesi de yapılmasına rağmen bu çalışma devam ettirilmedi. Ama bu alan tarihi bir alan olmasına rağmen yok üniversite yapılacak, yok farklı amaçla kullanılacak gibi gereksiz tartışmalarla adeta kaderine terk edildi. Göreve geldiğimizde 2004-2009 döneminde başlattığımız projeye yeniden hayat vermek için derhal kollarımızı sıvadık.

Bu projeyi yarışma projesi olarak elde eden mimar Erkal kardeşler ile yeniden masaya oturduk. Bu projeyi Antalya’ya nasıl kazandıracağımız konusunu Mimarlar Odası ile çalıştık. İçinde tarihi mezarlık alanı olduğu için proje tadili gerekiyordu. Geçmişte geçici olarak Meydan son durağa taşıdığımız Festival Çarşısı esnafımızı da geriye getirmek üzere bu çarşı kültürünü yaşatmak üzere projeye son detaylarını kazandırmak üzere hız verdik.”

Nekropol alanı ile ilgili kazı çalışmaları bittiği için avan projenin öncesinden hazır olduğunu kaydeden Türel, “Bunu çok hızlı bir şekilde inşaat noktasına taşıyabilirdik. İhale çalışmalarını sürdürdük. 20 Şubat tarihi mezarlıkla ilgili bölümün ihalesi yapılıyor. İhale süreci Mart ayı içerisinde en geç Nisan ayında nekropol alanında inşaat çalışmalarını başlatmayı düşünüyoruz” dedi.


Çarşı kısmıyla ilgili avan projenin tamamlandığını, uygulama projelerinin Nisan ayında tamamlanacağını ifade eden Başkan Türel, Haziran ayı gibi projenin çarşı kısmını da ihaleye çıkarmayı hedeflediklerini söyledi.

En çok merak edilen konunun kendi rızasıyla taşınan Festival Çarşısı esnafının ne olacağı konusu olduğunu hatırlatan Başkan Menderes Türel, siyasette verdiği her sözü yerine getiren bir belediye başkanı olarak, geçmişte verdiği sözün arkasında olduğunu ve Festival Çarşısı esnafının buraya taşınacağını vurguladı. Türel, “Geçmişteki Doğu Garajı’ndaki Festival Çarşı esnafımızın son derece ilkel şartlardaki ticareti, yeni çarşı projesiyle çarşısı son derece modern ve çağdaş görünüme kavuşacak. Gerek Doğu Garajı’ndaki eski çarşı, gerek Meydan’daki geçici çarşı, çağdaşlıktan çok uzaktı. Son derece modern ve çağdaş olan yeni  projede esnafımıza eş değer bir alan vermemiz söz konusu değil. Bunu esnafımızla da paylaştık. İtirazları söz konusu değil. 3’te 1 oranında metrekareyi hak sahiplerine tanımak suretiyle son derece cazibeli haline gelen Doğu Garajı’nda onları ticaret imkanı tanıyacağız” diye konuştu.

Projede 700 araçlık bölgenin en büyük yer altı otoparkı olacağını kaydeden Türel, şu bilgileri verdi: “25 otobüs kapasiteli park da bu alanın içinde yer alacak. Pazar yeri ve festival çarşısı için dükkanlarımız olacak. Bizim geleneksel halk pazarı kültürümüzü,  çarşı kültürümüzü yaşatan yerli ve yabancı turistlere, Antalyalılara hizmet verecek bir anlayışı ortaya koyacağız.

Proje içinde mağazalar restoranlar söz konusu. Ayrıca Konservatuvarımız bilindiği gibi Muratpaşa Cami karşısında son derece sıkışık bir alanda hizmet veriyor. Konseratuvarımızı da yaşam canlılığı sağlaması adına çarşının en üst katına taşıyacağız. Büyükşehir Belediye Tiyatromuzu da burada benzeri çalışma imkanına kavuşturacağız. Bina içinde 700 kişilik de bir konser ve tiyatro salonu hizmet verecek. Sergi galeri, sosyal donatı alanları da bu proje içinde olacak.”

Antalya’nın tam merkezinde Antalya’ya değer katacak bir projeyi yeniden kazandıracak olmanın heyecanı içinde olduğunu ifade eden Türel, “Biz ne dediysek o. Seçimlerden önce bunların sözünü vermiştik. Demiştik ki Doğu Garajı çarşı kültürünün yaşadığı bir cazibe merkezi haline gelecek.  Kent merkezine turist gelecek o turist bu dükkana girecek diye bir iddialı söz söylemiştik. Siz kent merkezini cazibeli hale getirmezseniz tabi ki turist merkeze gelmekten imtina eder. Bu gibi turizm cazibesine yönelik projeler ortaya çıkartırsanız o zaman o turisti otelde bağlasanız da durmaz, o turist o dükkana girer.”

Doğu Garajı ile birlikte tarihi Balbey mahallesinin Antalya’nın en önemli değerlerinden bir olması için çalıştıklarını anlatan Türel, geçtiğimiz haftalarda tarihi Balbey’in kentsel yenileme alanına dönüştürülmesi için Bakanlar Kurulu kararı alınması için Şehircilik Bakanlığı’na başvurumuzu yaptıklarını söyledi. Türel, “Doğu Garajı, Balbey, Ayakkabıcılar içi, Cumhuriyet Meydanı çevresi cephe giydirme çalışması, bunları tamamladığımızda, Tophane çarşısının yarım kalan güzelleştirmesi ile birlikte, Yat Limanı ile taçlanan bir Kaleiçi’nin; bugün tur ve balıkçı teknelerine ev sahipliği yapan Yat Limanı’nın önemli yatlara ev sahipliği yapacak şekilde dönüştürülmesiyle, Kaleiçi’ndeki sosyal yaşam kalitesini artırarak, yarım kalan Büyükşehir Belediye Hizmet Binası’nı tamamlayıp, mevcut belediye binasının kent müzesine dönüştürülmesiyle, kent merkezinde inanılmaz bir cazibe merkezi oluşacak. Biz bunları söz vermiştik, tutuyoruz. Bunun heyecanını yaşıyoruz” şeklinde konuştu.

Antalyalılara kent merkezinin bugünden bol bol fotoğrafını çekmelerini tavsiye eden Türel şöyle devam etti: “Birinci etap çekirdek kent merkezdeki çalışmaların bir çember dışına çıktığımızda bugün İl Özel İdare ve Yavuz Özcan Park çalışması ile birlikte öndeki beton apartmanların yıkılarak, deniz manzarasına çok geniş bir cephe açmak suretiyle, Orduevi’nin başka bir alana taşınması ile Yavuz Özcan Parkı’ndan Cumhuriyet Meydanı’na kadar yayalaşmış dünyanın en güzel kent meydanlarından birini Cumhuriyetin adın yakışır şekilde, Cumhuriyet Meydanıyla bütünleştirmek suretiyle Antalya’ya kazandıracağız. Antalya merkezinde çok farklı bir fotoğrafı bugünden ifade etmek istiyorum. Bol bol bugünkü haliyle kent merkezinde fotoğraf çektirin, çünkü bu fotoğraf 3-5 sene sonra çok daha güzel bir fotoğraf olacak. Bir daha bu imkanı bulamayabilirsiniz.”

Doğu Garajı Projesi mimarı Emre Erkal da, proje ile bugüne kadar Türkiye’de görülmeyen bir şeyi yaptıklarını ve arkeolojik yapıları bulunduğu yerde sergilediklerini söyledi.  Erkal, “Nekropolün korunması ve gezilebilir olması önemli. Traverten doku üzerinde yürümek mümkün olmadığı için platform üzerinde yürüme yolları var. Mezarlığı çatı örtüsü ile korumaya aldık. Yeşil bir çatı yaparak çevreye rahatsızlık vermesini önledik. İlk projede çarşı kısmı nekropol alanı kısmındaydı, onu oradan alıp kentsel kompleks içine koyduk. Kentleri kent yapan şeylerin başında küçük ticaret geliyor. Proje küçük ticareti burada geliştirmek üzere kuruldu. Kazılar öncesinde bu alanda sponten ortaya çıkan balık restoranları vardı.

Kente hafızasında vardı bu restoranlar. Projede hoşça vakit geçirilebilecek birkaç restoranın bulunmasının iyi olacağını düşündük. Önemli olan projeyi 24 saati canlı tutacak neler var.

Konservatuvar bu anlamda da müthiş değerli hale geldi.”Projeyi bir anti alış veriş merkezi olarak nitelendiren Erkal, “Kapalı bir kutu değil. Sokağın içeriye çekildiği, doğal hava akışının olduğu bir proje” dedi.


HABER / NesLihan BAT

Büyükşehir Belediyesi Barış Manço’yu anıyor

Büyükşehir Belediyesi Barış Manço’yu anıyor
Büyükşehir Belediyesi, unutulmaz sanatçı Barış Manço’yu, 2 Şubat Pazartesi günü saat 20.00’da AKM Aspendos Salonu’nda düzenlenecek konserle anıyor.Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı’na bağlı Büyükşehir Belediyesi Bando ve Orkestrası tarafından verilecek ‘Barış Manço Anma Konseri’ni Şef İbrahim Yılmaz yönetecek. Anıl Edebale’nin düzenlemesi ve Ümit Burak Tekinay, Hale Ciğer, Vedat Efe Demirtopuz’un yorumlarıyla en güzel Barış Manço şarkıları Antalyalılar için seslendirilecek. Bir döneme damgasını vuran unutulmaz sanatçı, unutulmaz şarkıları ile anılacak. Ücretsiz gerçekleşecek
Barış Manço Anma Konseri’ne tüm Antalyalılar davetli.

HABER / NesLihan BAT

28 Ocak 2015 Çarşamba

ABT oyuncuları Hollywood yıldızlarının hocasıyla çalıştı

ABT oyuncuları Hollywood yıldızlarının hocasıyla çalıştı
Antalya Büyükşehir Belediye Tiyatrosu (ABT) Çocuk ve Gençlik Tiyatrosu Birimi oyuncuları, dünyaca ünlü Bulgar oyuncu, yönetmen, antropolog, oyuncu koçu ve Profesör Alexander İliyev’le workshop çalışması yaptı.

ABT sahnesinde 10 gün süreyle devam eden workshopta İliyev, biyomekanik, oyunculuk, clown tekniği, beden tiyatrosu ve pantomim çalışması yaptırarak, kendine has tekniğini ve uygulamalarını oyunculara aktardı. Yorucu olduğu kadar eğlenceli geçen workshop çalışmasında İliyev, oyunculara tiyatronun bedensel gösteriminin yanı sıra sosyolojik ve antropolojik altyapısı hakkında da bilgi verdi Oyunculara sertifika

ABT Çocuk ve Gençlik Tiyatrosu Birimi Sanat Yönetmeni Özer Tunca’nın yönettiği “Özgürlüğe Kaçış” adlı oyunun hazırlık çalışmalarına da katılan Aleksandr İliyev, oyunculara oyundaki karakterlere ait hareketleri ve bedensel ifadeleri de çalıştırdı. Oyunda yer alan karakterlerin hareket ve bedensel ifade biçimlerine zaman zaman “komedia dell’arte”den de örnekler gösteren İliyev, workshop bitiminde oyunculara sertifika verdi.

Hollywood tekniklerini uyguladı
ABT’nin genç oyuncuları ile çalışmaktan büyük keyif aldığını belirten İliyev, “Workshop’ta ABT’nin yeni oyunu ile ilgili çalışmalar yaparak, karakterlerin hareketlerini irdeledik. Bu çalışmalarda Hollywood’da dünyaca ünlü yıldızlarda kullandığımız teknikleri uyguladık. Oldukça yetenekli ve genç bir ekiple çalıştım. Her biri gelecek vaat ediyor. Tiyatro bedensel ifadenin yanında zihinsel yaratıcılık da gerektiriyor. Oyuncunun en önemli aksesuarı kendi bedenidir. Genç arkadaşlara kendi bedenlerini en doğru biçimde nasıl kullanabilecekleri konusunda yol göstermeye çalıştım” diye konuştu.

Çok kıymetli bir kazanım
Eğitime büyük önem verdiğinin altının çizen Genel Sanat Yönetmeni Mehmet Özgür, oyuncuların eğitimine yönelik böylesine ciddi bir çalışmanın ilk kez gerçekleştirildiğini vurguladı. ABT’nin gerek oyunları, gerek altyapısı, gerekse eğitim çalışmalarıyla kalitesini her geçen gün daha yukarı çıkardığını belirten Özgür, “Aleksandr İliyev, tiyatro ve clown alanında dünyanın en iyilerinden biri. Onu Hollywood başta olmak üzere tüm dünya kabul ediyor. Oyuncularımızın İliyev ile 10 gün workshop çalışmasına katılması çok kıymetli bir kazanım” dedi.
HABER / NesLihan BAT

Dr. Mimar Sinan Gerim ANSİAD'a konuk oldu:

BÜROKRASİDEN ÇEKTİĞİMİZİ HİÇ BİR ŞEYDEN ÇEKMEDİK
 Antalya Sanayici ve İşadamları Derneği (ANSİAD) 2015 faaliyet yılı 2. Olağan toplantısına katılan Yenilem Proje ve Danışmanlık Tic. A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Mimar Sinan Genim, bu topraklarda Likya, Lidya, Pamfilya'ya kadar uzanan bir mirasımızın olduğunu,  belirterek “Bunlar bizim malımızdır. Bunlar birer sermaye. Bu eserler için de bir bedel ödedik. Bu kültür varlıklarını sermaye olarak kullanıp, kültürel bir değişimle ekonomiye sokmalıyız. Ama gelin görün ki bu sermaye olduğu yerde duruyor, biz onlara onlar bize bakıyor. Perge, Patara ve diğer kazılar olduğu yerde duruyor” dedi. Turizmde son yıllardaki başarıyı, bu sektörde en az bürokrat olmasına bağlayan Dr. Genim, “Bürokrasiden çektiğimizi, hiç bir şeyden çekmedik. Herkesin devletle bir işi var. Bizim devlet dediğimiz aslında bürokratlar. Bunların müfettişleri var. Denetlemeye çıkıyorlar. Hep 'Bunu niye yaptın?' diye soruyorlar. 'Niye yapmadın?' diye sorsalar ülkede hiç bürokrat kalmaz. Bizim sanatçılarımız kendi kitabını, Kur'an-Kerim'i bilmez. Avrupa'da İncil'i bilmeyen sanatçı yoktur. Bizimkiler hiç birini bilmez. Bu coğrafyayı ve kültürümüzü bilmek için önce kitabı öğrenmek lazım” dedi.

Toplantı Başkanlığını ANSİAD Üyesi Akın Akay Akıncı'nın yaptığı Akra Barut Otel'deki toplantıda konuşan Dr. Mimar Sinan Genim, “Kültür Sorunu” konulu sunumunda çocukluk yıllarından örnekler vererek, eğitim ve öğretimde yaşanan sıkıntıları anlattı. 1990'dan sonra dünyadaki değişimler sonunda Türkiye'nin birdenbire dünyanın merkezi haline geldiğini dile getiren Genim, “Coğrafi konumumuz nedeniyle Türkiye'nin büyük bir merkez konuma gelmesi bizim dışımızda gerçekleşti. Cazip hale geldik. Tarih boyunca ticaret yollarının merkezindeki şehirler her zaman kendilerini korumuşlardır” dedi.

Globalizmin sert rüzgarlar estirdiğini, bunun 500 yıldır devam eden ticaret ağının değişip her seferinde farklı ülkelerin öne çıkmasının sonuçları olduğunu anlatan Dr. Mimar Sinan Genim, “Bu sert rüzgarları yakın coğrafyamızda gördük, görmeye devam ediyoruz. Akıllı olursak bu sert rüzgarları enerjiye çevirebiliriz” dedi. Türkiye'nin giderek zenginleştiğini söyleyen ve “Ben ilkokula giderken zengindik. Ama ailem kurşun kalemi ikiye bölerek bana verirlerdi. Annemin bunu diğer arkadaşlarıma ayıp olmasın diye yaptığını öğrendim sonradan. Eskiden yollarda çarpuk-çurpuk arabalar görürdük. Zenginleştik, artık böyle araçlar yok trafikte” diye konuştu.

“Suriye de ulus Devleti ama, Suriyeli yok”
Ülkenin zenginliğine rağmen problemleri de olduğunu dile getiren, en büyük problemin de kültür olduğunu söyleyen Dr. Mimar Sinan Genim, şöyle devam etti:
“Kara Kuvvetleri bu yıl 2224. yılını kutluyor, Deniz Kuvvetleri 934. yıldönümünü kutluyor. Ama biz 100 yıl öncesine bakmıyoruz. Bu topraklarda İmparatorluklar yaşadı. Cumhurbaşkanımızın arkasında temsili kıyafetleri ile 16 Devlet duruyor. Kimilerine göre bunun 22 olması lazım. 100 yıla yakın da ulus devletiyiz. Bu coğrafyada Suriye de, Irak da ulus devleti ama, Suriyeli, Iraklı olamamışlar. Büyük savaşlar ve insan kaybı var. Irak'ta ırk ayırımcılığı yok, ama mezhepsel ayrılıklar yüzünden savaşıyorlar. Uzun yıllar birlikte yaşamaya alışmış, bu insanlar dış güçler yüzünden kavga ediyorlar. Ülkemizde de görüldüğü gibi demokrasi dışı müdahaleler (Allah'tan bizde kısa sürüyor) uzadıkça demokrasiden uzaklaşılıyor. Libya'yı, Irak'ı, Arnavutluk'u gördük”


Kültürel büyüme şart
Osmanlı'nın çekildiği bölgelerde suni bir manda yönetimi kurmayı düşünmediğini, Türk Devletlerinde kültürel bir egemenlik kurabilmek için ağabeylik rolü üstlendiğimizi dile getiren Dr. Mimar Sinan Genim, “Onlar zaten bir ağabeyden kurtulmuşlardı. Bizi koruyuculardan kim koruyacak anlayışı ile korunmak istemediler” dedi. Kültürel anlamda büyümemiz gerektiğini söyleyen Genim, konuyu yurt dışında açılan okullara getirerek, şöyle devam etti:
“Gülen cemaati çeşitli ülkelerde okullar açtılar. Aslında çok büyük oranda bir okullaşma gerçekleştirilemedi. Örneğin Pakistan'da İngilizlerle, Fransızların da okulları var. Türk okullarının sayısı yüzde 3'ü geçmez. O yüzden kültürel büyümenin de önünü açacak karşılıklı ticaretle, bu ülkelerin de zenginleşmesini sağlamamız lazım. Bu iş bürokratlarla kesinlikle olmaz. Bu işe ağırlığını koyacak sermayeye, özel sektöre ihtiyacımız var. Bugüne kadar bürokrasiden çektiğimizi hiç bir şeyden çekmedik”

Geçmişe ve mesajlarına dayanarak söylemler geliştirmenin artık mümkün olmadığını, Uğur Mumcu'nun yıllar önce söylediği gibi, “Bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi” olduğumuzu belirterek, “Bizde kaldırımlar yapmak için yapılır, kullanmak için değil. Engelli yolları da öyle. Bunlar sağlam insanları engelli yapar, engelli nasıl yürüsün? 60 santimlik kaldırımlara gelir ağaç dikeriz. Güya çevre için dikerler. Oysa ağaç dikti desinler diye dikeriz. Bu alanda da kültürel açıdan yetersizliğimiz var. Mevlana'nın dediği gibi 'dün dünde kaldı cancağızım, bugün yeni şeyler söylemek lazım' Büyümemiz, kültürel açıdan gelişmemiz lazım” diye konuştu.

Paha biçilmez bir tarih mirasımız var
Bu topraklarda Likya, Lidya, Pamfilya'ya kadar uzanan bir mirasımızın olduğunu, Karain Mağarası'nda 25 bin yıl öncesi yaşam olduğunu hatırlatan Dr. Mimar Sinan Genim, “Bunlar bizim mirasımız, malımızdır. Bunlar birer sermaye. Satın aldığımız araba bizim, televizyon aynı şekilde. Bu eserler için de bir bedel ödedik. Sermaye olarak kullanıp dünyaya kültür seferberliği yapmalıyız. Bu kültür varlıklarını sermaye olarak kullanıp, kültürel bir değişimle ekonomiye sokmalıyız. Ama gelin görün ki bu sermaye olduğu yerde duruyor, biz onlara onlar bize bakıyor. Perge, Patara ve diğer kazılar olduğu yerde duruyor, yabancılar yaparsa seyrediyoruz. Bugün Vatikan'ın turizm firması var. Yılda bir milyon kişi dünyadaki tarihi, yerleri geziyor. Peki biz nasıl gezdireceğiz? İskenderun'a gelenler otel olmadığı için geldikleri gemide yatıyorlar. Hatay da aynı”

Turizmde son yıllardaki başarıyı, bu sektörde en az bürokrat olmasına bağlayan Dr. Mimar Sinan Genim, “Herkesin devlerle bir işi var. Bizim devlet dediğimiz aslında bürokratlar. Bunların müfettişleri var. Denetlemeye çıkıyorlar. Hep 'Bunu niye yaptın?' diye soruyorlar. 'Niye yapmadın?' diye sorsalar ülkede hiç bürokrat kalmaz. Bizim sanatçılarımız kendi kitabını, Kur'an-Kerim'i bilmez. Avrupa'da İncil'i bilmeyen sanatçı yoktur. Bizimkiler hiç birini bilmez. Bu coğrafyayı ve kültürümüzü bilmek için önce kitabı öğrenmek lazım” dedi.

Soru cevap bölümünün ardından ANSİAD Başkanı Ali Eroğlu, Toplantı Başkanı Akın Akay Akıncı ile birlikte konuk konuşmacı Dr. Mimar Sinan Genim'e gecenin anısına bir plaket verdi. 

HABER / Mehmet BULUT


4 Ocak 2015 Pazar

Mustafa İsen: “Zehaba kapılmayın. Osmanlıca’ya dönmüyoruz”

Yeni Türkiye Buluşmaları’nda Osmanlı’yı Anlamak Mustafa İsen: “Zehaba kapılmayın. Osmanlıca’ya dönmüyoruz”

Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen Yeni Türkiye Buluşmaları’nın konuğu olan Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Prof. Dr. Mustafa İsen, “Yeniden Osmanlıca’ya mı dönüyoruz diye kimsenin zehaba kapılmasının anlamı yok. Sadece tarihimizde var olan bilgi birikimini bu yolla öğrenmiş oluruz.

Bundan korkulacak, endişelenecek bir şey yok” dedi.Siyaset Bilimci Dr. Murat Yılmaz moderatörlüğünde AKM Perge Salonu’nda gerçekleştirilen “Osmanlıyı Anlamak” konulu konferansa Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Prof. Dr. Mustafa İsen ve Merkez Valisi Cengiz Aydoğdu konuşmacı olarak katıldı. Konferansı Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, Ak Parti Antalya Milletvekili Gökçen Enç, Ak Parti Antalya İl Başkanı Mustafa Köse de izledi.

TARİHİMİZ HAMLE GÜCÜMÜZDÜR
Konferansta konuşan Cengiz Aydoğdu tarihimizi tam olarak yazılamadığını, keşfetmeye çalışmaya devam edildiğini belirtti. Dünyayı tarihli ve tarihsiz toplumlar olarak ikiye ayrılabileceğini kaydeden Aydoğdu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Dünyadaki büyük milletlerin, büyük devletlerin geçmişlerinin kıymetinem göre tarih satın alınmaz. Geçmiş vardır ordadır ve o size yol gösterir. Geçmişe ne kadar iyi bakarsanız, geleceği de o kadar iyi tayin edersiniz. Gelecekte neye karar vermişseniz, geçmişe de o gözle bakarsınız. Bizim tarihimiz esasında hamle gücümüzdür. Oraya bakarak tekrar sıçrayabiliriz. Dünyadaki büyük devletlerin de hamleleri böyle olmuştur.


Osmanlının büyük bir destan, aşk ve şevkle kurulduğunu altını çizen Aydoğdu, Osmanlı’nın her fethinde bir hikaye olduğunu ifade etti. Osmanlı’nın bir Avrupa devleti olarak kurulduğunu ve Avrupa devleti olarak yıkıldığını söyleyen Aydoğdu, sözlerini şu şekilde tamamladı: “Bizans’tan sonra en uzun hüküm süren devlettir.

Bünyesinde barındırdığı çeşitlilikleri, farklı dinden, dilden, etnik grupları kuruluşundan yıkılışına kadar dünyada benzeri olmayan bir adaletle en iyi şekilde yönetti. Osmanlılar kadar farklı uluslardan, gruplardan ve adaletle yaşatan başka bir devleti tarih tanımadı.”

KİMSENİN ZEHABA KAPILMASINA GEREK YOK
Cengiz Aydoğdu’nun ardından konuşan Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Prof. Dr. Mustafa İsen Osmanlıca’nın, aslında Osmanlı Türkçesi denilen hadisenin kısaltılmış şeklinin olduğunu belirtti. İsen sözlerini şöyle sürdürdü: “Arap alfabesi ile Türkçe’nin ifade edilmesidir. Bu coğrafyada 13’üncü yüzyıldan 1928’e kadar kullanılmıştır. Büyük bir kültür birikiminin zapturapt altına alındığı bir alfabedir. Ben Osmanlıca’yı Türkiye’de iyi bilenlerden birisiyim. Kimsenin zehaba kapılmasının anlamı yok. Yeniden Osmanlıca’ya mı dönüyoruz diye. Böyle bir şey yok. Sadece tarihimizde var olan bilgi birikimini bu yolla öğrenmiş olursunuz.

Bundan korkulacak, endişelenecek bir şey yok. Her insan için en kolay alfabe öğrendiği ilk alfabedir. Zaman içinde aydınlar bunları yumuşatırlar, düzeltirler ve daha makul bir yere taşırlar. Bizim ülkemizi şansızlıklarından bir tanesi şudur; zamanın ve halkın yumuşattığı bir takım şeyleri bizim bazı aydınlarımız zaman içinde sivriltmeye devam ediyor, toplumu rahatsız edecek çerçeveye devam
ediyorlar.”

Prof. Dr. Mustafa İsen, Türkiye’nin demokratik bir ülke olarak kendi meselelerini tartışıp, buralardan daha doğru bir istikamete gideceğini ifade ederek sözlerini tamamladı. Konferansın sonunda Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, konuşmacılara ebru sanatından tablo ve çiçek hediye etti.

HABERCİ / NesLihan BAT

Türel, “Hukuki süreç devam ediyor”


Türel, “Hukuki süreç devam ediyor”
Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, Mustafa Akaydın tarafından bazıbelediye evraklarının yakılması hususunda İçişleri Bakanlığı’nca ortaya konulan raporla ilgili hukuki sürecin devam ettiğini belirterek, şu açıklamayı yaptı: “Hukuki sürecin tamamlanmadığı bir hususta görüş belirtmek için erken. Konu Danıştay’da değerlendirme sürecinde. Karar kesinleşmeden bir açıklama yapmayı doğru bulmuyorum. Hukuki süreç tamamlandıktan sonra açıklama yapılacaktır.”



HABER / NesLihan BAT